Endonezya’daki takımadaları arasında hem gerçek olan hem gerçek olmayan bir çizgi var. Bu özel hat, o kadar keskin ki âdeta gerçek bir bariyerle ayrılmış gibi iki tarafı bölüyor ve canlı türlerinin dağılımını kökünden şekillendiriyor. Nasıl yani?
Bilim insanlarının “biyocoğrafik sınır” olarak adlandırdığı bu görünmez bariyer, gezegendeki en büyük adalar topluluğu olan 25.000’in üzerindeki Malay Takımadaları’nın tamamı boyunca ilerliyor.
Batı yakasında; gergedanlar, filler, kaplanlar ve ağaçkakanlar var. Batı hattını aştığınız anda ise canlı türleri aniden değişiyor. Keseli hayvanlar ve komodo ejderleri karşınıza çıkıyor. Peki böyle bir şey nasıl mümkün olabilir ve neden var?
Hem gerçek olan hem gerçek olmayan hattı Wallace adında bir adam keşfetti ve çok ilginç bulgulara ulaştı.
Wallace Line (Wallace Hattı) adı verilen bu hat ilk kez, 1859 yılında Alfred Russel Wallace adında bir adam tarafından çizildi. Wallace, doğal seçilimin de ortak kaşifiydi.
Malay Takımadaları çevresinde yaptığı sekiz yıllık gezisinde sürekli olarak bir adadan diğerine gitti ve canlı türlerinin ilginç dağılımını inceledi. Bu gezisinin bir bölümünde sıtma nedeniyle yatak döşek yatarken bölgeyi ayıran bir hattın olduğu düşüncesi aklına geldi.
Çünkü hayvanların değişimleri hafif ve kademeli değildi, çizgi geçildiği anda ani ve belirgin bir şekilde değişiyordu. Sanki iki farklı dünyaydı. Böyle bir şeyi mümkün kılan bazı sebepler vardı elbette.
Jeolojik geçmiş, biyolojik bugünü şekillendiriyor.
Günümüzdeki canlı türlerinin dağılımı bir bakıma eski jeolojik olayları yansıtıyor ancak Wallace’ın keşiflerini yaptığı dönemlerde böyle bir şey bilinmiyordu. Adaları inceledi ve batı adalarının bir zamanlar birbirine ve Asya ana karasına bağlı olması gerektiği sonucuna vardı. Doğu adaları ise eski bir Avustralya kıtasının kalıntılarıydı.
Bugün sığ denizlerle çevrili olsalar da bu durum sadece son zamanlarda jeolojik olarak deniz seviyelerindeki yükselişin sonucu. Aksi takdirde kaplanlar ve gergedanlar gibi büyük hayvanlar adalara nasıl varabilirdi ki? Artık bu türlerin geçemeyeceği kadar geniş su kütleleriyle ayrılmış durumdalar yani.
Tüm bu değişim boyunca iki bölge arasında güçlü akıntılara sahip daha derin suların, deniz seviyelerinin daha düşük olduğu zamanlarda birçok türün kıtadan kıtaya geçişi engellendi.
Aynı görünmez hat, başka yerlerde de var.
Deniz seviyelerinin daha yüksek olduğu ve kıtaların komşu ada gruplarına bölündüğü yerler, günümüzdeki birçok türün geçişini hâlâ engelliyor. Hatta kuşlar ve böcekler bile bu görünmeyen çizgi kuralına uyuyor.
Wallace, yapbozun parçalarını bir araya getirdi ancak anahtar bir teori daha vardı.
Gezegenimizin yüzeyi statik değil, dinamik. Çok uzun jeolojik zamanlar boyunca hareket eden ve çarpışan ayrı ayrı büyük bölümlerden ve plakalardan oluşuyor. Levha tektoniği teorisi kapsamında açıklayabileceğimiz bu durum; 1960’larda, yani Wallace’ın ölümünden çok sonra kabul gördü.
Levha tektoniğinin gezegenimizdeki kıtaların oluşması ve deforme olması, adaların yükselmesi ve dağların oluşması dahil olmak üzere birçok etkisi oldu. İşte Malay Takımadaları da dünyanın en karmaşık tektonik bölgelerinden biri ve canlı türlerinin çeşitliliği de bu şekilde açıklığa kavuşuyor.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:
İLGİLİ HABER
Coğrafya Harbiden de Kadermiş: Sıcak İklimli Ülkeler Soğuk İklimli Olanlara Göre Neden Daha Fakir?
İLGİLİ HABER
Kanada’daki Bu İlginç Bölgede Yer Çekiminin Daha Az Olmasının Sırrı Ne? (Tartıda Hafif Çıkmak İçin Taşınsak mı?)
İLGİLİ HABER
Kimler Tarafından ve Ne Zaman İnşa Edildiği Hâlâ Bilinemeyen Gizemli Ada Şehri: Nan Madol
Kaynak: www.webtekno.com