Sanat ve bilimi bir araya getiren uluslararası girişim MoonMars Müzesi, insanlığın sanatsal mirasını evrenin farklı köşelerine taşımayı amaçlayan yenilikçi bir projeye imza attı. Bu kapsamda, dünya genelinden seçilen eserlerin Ay’a gönderileceği duyuruldu.
Türk astrofotoğrafçı Mustafa Aydın da bu projeye katkı sağlayan sanatçılar arasında yer aldı. Şili’deki “Telescope Live” teleskoplarını uzaktan erişimle kullanarak çektiği “Stardust” adlı fotoğrafını dijital ortamda MoonMars Müzesi’ne iletti. Büyük Macellan Bulutu’nda yer alan NGC 1929 Yayma Bulutsusu’nu konu alan bu etkileyici görüntü, uzun süren detaylı bir işleme sürecinden geçti. Hubble Uzay Teleskobu için geliştirilen Hubble Paleti renk tonlarıyla zenginleştirilen eser, insanın keşfetme ve öğrenme arzusunun bir yansıması olarak görülüyor.
MoonMars Müzesi’nin projesi kapsamında seçilen 47 sanat eseri, LifeShip adı verilen küçük, piramit şeklindeki bir anıtın içine yerleştirildi. Bu eserler, nikel plaka üzerine basılarak NASA tarafından Ay’a kargo taşımak üzere seçilen Blue Ghost uzay aracıyla 15 Ocak’ta SpaceX’in Falcon 9 roketiyle Cape Canaveral Uzay Kuvvetleri Üssü’nden fırlatıldı.
Mustafa Aydın, roketin 2 Mart’ta Mare Crisium (Bunalımlar Denizi) bölgesine inişini canlı yayında takip ederek büyük bir heyecan yaşadı. Yaklaşık 10 yıldır ışık kirliliğinden uzak noktalarda gökyüzünü fotoğraflayan Aydın, bu projeye eseriyle katkı sunan 3 Türk sanatçıdan biri olmanın gururunu yaşadığını ifade etti.
“AY’DA SONSUZLUĞA YOLCULUK”
Bu özel projede yer alan eserler, Ay yüzeyinde sonsuzluğa bırakılmış bir kapsülün içinde korunacak. Gelecekte Ay’a gidecek astronotlar ve keşif ekipleri, insanlığın sanata olan bağlılığının bir kanıtı olarak bu koleksiyonu keşfedebilecek.
Mustafa Aydın, “Stardust” eserinin daha önceki sergilerde yer alması sebebiyle MoonMars Müzesi yetkilileri tarafından projeye dahil edilmek üzere seçildiğini belirtti. Sanatçının aktardığına göre, başlangıçta 46 eserin gönderilmesi planlanıyordu, ancak Amerikalı Down sendromlu bir fotoğrafçının eserinin de dahil edilmesiyle sayı 47’ye yükseldi. Aydın, bu anlamlı detayı şu sözlerle paylaştı:
İnsandaki kromozom sayısını temsilen 46 eser gönderilecekti. Ancak, Down sendromlu bireylerde 47. kromozom bulunduğu için projeye Amerikalı bir arkadaşımın eseri de eklendi. Böylece 47 sanatçının eseri Ay’a taşınmış oldu.
Sanat eserlerinin altın renkli küçük bir piramit içinde, nikel plakalar üzerine işlenerek Ay’a ulaştırıldığını belirten Aydın, uzay misyonlarında hacim ve ağırlığın büyük önem taşıdığını, bu yüzden eserlerin son derece hafif ve kompakt şekilde tasarlandığını vurguladı:
Ay’da bir müze düşünmek heyecan verici bir fikir. İnsanlar fiziksel olarak bu müzeyi ziyaret edemeyecek belki ama eserler, uzay aracının içinde sonsuza kadar kalacak. Sanatın ve bilimin sınırları aşarak evrene yayılması, insanlık için büyük bir adım.
AY’A İLK KEZ SANAT ESERLERİ ULAŞTI
Astrofotoğrafçı Mustafa Aydın, çocukluk yıllarından itibaren havacılık ve uzaya duyduğu ilgiyi her fırsatta farklı projelerle taçlandırdığını belirterek, bu alandaki çalışmalarının kendisini birçok önemli deneyime taşıdığını ifade etti. Uzaya olan hayranlığı nedeniyle fizik mühendisliği eğitimi aldığını söyleyen Aydın, 1969’da Ay’a ayak basan ilk insan olan Astronot Neil Armstrong ile tanışma fırsatı yakaladığını da dile getirdi.
“UZAY FOTOĞRAFIMIN AY’A İNMESİ, TARİF EDİLEMEZ BİR DUYGU”
Ay yüzeyine sanat eseri göndermenin kendisi için kelimelerle anlatılamayacak kadar büyük bir anlam taşıdığını belirten Aydın, bu tarihi anı şu sözlerle anlattı:
Bir uzay fotoğrafımın Ay’a inmesi, benim için tarif edilebilir bir his değil. Bu, yalnızca benim adıma değil, sanat ve bilim tarihi açısından da önemli bir dönüm noktası. Fırlatma anında da, inişi izlerken de tarifsiz bir heyecan yaşadım. Şimdi, orada bize ait bir şey var. 47 sanat eseri Ay’a ulaştı ve herhangi bir dış etken olmadığı sürece bu eserler, uzay aracının içinde sonsuza dek kalacak. Ama asıl dikkat çekici olan şu: Ay’a ilk kez sanat eserleri gönderildi. İlk kez bir sanat müzesi Ay yüzeyinde var oldu. Benim eserim de bu müzenin bir parçası.
“SANAT ESERLERİ, AY’IN ÇIPLAK GÖZLE GÖRÜLEBİLEN BİR BÖLGESİNDE”
Gelecekte Mars ve diğer gök cisimlerinde de kendi eserlerinin yer almasını hayal ettiğini belirten Aydın, Ay’ın insanlık için ne kadar özel bir anlam taşıdığına dikkat çekerek şöyle devam etti:
Ay, bize en yakın gökcismi. Hepimiz Ay’a bakıp onunla ilgili hayaller kurmuşuzdur. Ve artık, Ay’a baktığımızda orada sanatsal mirasımızın da olduğunu bilmek inanılmaz bir his. Üstelik bu eserler, çıplak gözle bile görebileceğimiz ‘Bunalımlar Denizi’ bölgesinde yer alıyor. Dolunay gecelerinde ya da parlak bir Ay gördüğümüzde, orada bize ait bir şeylerin bulunduğunu bilmek tüylerimi diken diken ediyor.
Türkiye’nin de bu dönemde Ay’a yönelik projeler yürüttüğünü vurgulayan Aydın, bu bağlamda Türk sanatçılara ait eserlerin Ay’a ulaşmasının büyük bir gurur kaynağı olduğunu belirtti. Projede kendisiyle birlikte iki Türk sanatçının daha eserlerinin seçildiğini ve bunun yalnızca bireysel değil, aynı zamanda ülkemiz ve insanlık adına büyük bir başarı olduğunu söyledi.
Aydın, bu misyonun derin anlamını ise şu sözlerle özetledi:
Biri bana dün ‘Eserler Ay’a gitti, peki şimdi ne olacak?’ diye sordu. Ama insan doğası gereği keşfetmeye aç. Kendi bedenimizle oraya gidemesek de, kendimizden bir parçayı oraya bırakma isteğimiz var. İşte bu yüzden bu eserler gönderildi. Bunun anlamı da tam olarak bu.
Yavuz Yıldırım
Haber Müdürü
Kaynak: www.ensonhaber.com