İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan sayısız vahşetten birine de esir kampı gardiyanı Mutsuhiro Watanabe imza atmıştı. Esirlere akla gelmeyecek işkenceler yapan ve bir savaş suçlusu olmasına rağmen kaçarak eceliyle ölmeyi başaran Mutsuhiro Watanabe ismini, onun elindeki esirlerden olan Louis Zamperini sayesinde öğrendik.
Şüphesiz İkinci Dünya Savaşı insanlık tarihinin en büyük kara lekelerinden bir tanesidir. Cephede yaşanan olayların yanı sıra bir de cephe gerisinde yaşananlar var. Sivillerin üzerinde uygulanan sistematik katliamların çok daha korkunç versiyonları esir kamplarında da karşımıza çıkıyor. Üstelik bunları yalnızca Naziler değil, herkes yapıyordu. İşte bu vahşetlerden birine de Japon gardiyan Mutsuhiro Watanabe imza atmıştı.
Mutsuhiro Watanabe ismini tüm dünya, savaş sırasında onun esiri olan Amerikalı Louis Zamperini sayesinde öğrendi. Zamperini’nin biyografik romanının ardından Unbroken filmi ile seyirci karşısına çıkan bu gerçek hikâyede, Mutsuhiro Watanabe’nin yaptığı her şeyi en çıplak haliyle görüyoruz. Daha kötü olan ise Mutsuhiro Watanabe bir savaş suçlusu olmasına rağmen uzun, mutlu bir hayat yaşadı ve eceliyle öldü.
Genç koşucu Louis Zamperini, savaş çıkınca ABD ordusuna katıldı:
Tam adıyla Louis Silvie Zamperini, 26 Ocak 1917 tarihinde İtalyan göçmeni bir ailenin oğlu olarak ABD’nin New York eyaletinde dünyaya geldi. Lise yıllarında koşuya doğuştan bir yeteneği olduğunu keşfederek okulun atletizm takımına katıldı. 1936 Berlin Olimpiyatlarına ABD adına katılarak tur rekoru kırdı ve 8. oldu.
İkinci Dünya Savaşı başladığı zaman pek çok genç Amerikalı gibi orduya yazıldı ve ABD Hava Kuvvetlerinde teğmen olarak göreve başladı. 27 Mayıs 1943 tarihinde birliğiyle birlikte B-24 model uçakla bir arama kurtarma görevine çıktı. Beklemedikleri bir kaza sonucu uçak okyanusa düştüğünde yalnızca üç kişi hayattaydı.
Ölmedi ama daha kötüsü oldu, Mutsuhiro Watanabe’nin eline düştü:
Düşen uçaktan yalnızca üç kişi hayatta kalmıştı. Çavuş Francis McNamara birkaç gün sonra öldü. Geriye pilot Russell Allen Phillips ve Louis Zamperini kaldı. Tam 47 gün boyunca okyanusta sürüklenen ikiliyi en sonunda Japon denizciler fark etti ve o dönem Japon işgalinde olan Marshall Adalarına götürdüler.
Burada ilk başta iyi karşılandılar. Kendilerine bol yemek ve rahat bir yatak verildi. Birkaç gün sonra ise dayak ve işkence başladı. Louis Zamperini, bunun başlarına gelecek en kötü şey olduğunu düşünürken Tokyo’nun dışındaki Omori kampına gönderildi. Burada ona hayattayken cehennemi yaşatacak olan Mutsuhiro Watanabe’nin eline düştü.
‘Çok dikkat çektin Zamperini!’
Mutsuhiro Watanabe’nin lakabı The Bird yani Kuş’tu. Kampın en sadist gardiyanı olan Mutsuhiro Watanabe mahkumları keyfince dövüyor, aç bırakıyor, çıplak bir şekilde soğuğun ortasında günlerce ağaca bağlıyor ve dahası onlar üzerinde judo antrenmanları yapıyordu. Louis Zamperini’ye yaptıklarından ise ayrı bir keyif alıyordu.
Mutsuhiro Watanabe, bir gün esirlerin yanına elinde ağır pirinç malzemeden yapılmış bir kemerle geldi. 1 numaralı mahkum olan Louis Zamperini’ye durduk yere ‘Çok dikkat çektin Zamperini!’ diye bağırıp kemerle vurdu. Zamperini düşüp tekrar kalkınca bir daha vurdu. Zamperini iki hafta boyunca sağır gezdi.
1944’ün Aralık ayında Watanabe başka bir kampa atanınca ortalık biraz sakinleşti. Bir süre sonra Louis Zamperini de başka bir kampa atandı. Kampa adım atar atmaz Mutsuhiro Watanabe’nin sesini duyduğu anda düşüp bayıldı. Watanabe, bilerek onu bu kampa aldırmıştı.
Zamperini özgür kaldı ama kendini kolay kolay toplayamadı:
1945 yılının Ağustos ayında ABD tarafından Japonya’nın Nagazaki ve Hiroşima kentlerine atom bombası atılması sonrası Louis Zamperini ve diğer savaş esirleri serbest bırakıldı. İki hafta içerisinde Zamperini’nin fiziki yaraları tamamen iyileşti ama psikolojisi darmadağın olmuştu. Gece kabuslarında sürekli Watanabe’yi görüyordu.
Louis Zamperini uykudan kaçmaya ve sürekli içki içmeye başladı. Kabus gördüğü sırada bazen yanlışlıkla eşine zarar veriyordu. Bir rahip ona Japonya’ya dönmesini ve şeytanlarıyla yüzleşmesini söyledi. Öyle de yaptı. Fakat ne yaparsa yapsın Watanabe’yi bulamadı. Bu sadiste neler olduğunu daha sonra öğrenecekti.
Mutsuhiro Watanabe huzur içinde bir hayat yaşamıştı:
Savaş bitince General Douglas MacArthur, Mutsuhiro Watanabe’yi Japonya’nın en çok aranan savaş suçlularından biri ilan etti. Watanabe yıllar boyunca kılık değiştirerek kaçtı. Tarlalarda ve yerel marketlerde çalıştı. Ara sıra gizlice annesini ziyaret ettiği de söylenir.
1952 yılında hakkındaki tüm suçlamalar kaldırılınca Mutsuhiro Watanabe sigorta satıcısı olarak çalışmaya başladı. Tokyo’da güzel bir evi ve huzurlu bir hayatı vardı. Verdiği ilk röportaj 1956 yılında bir Japon edebiyat dergisinde yayımlandı. Sonraki röportajını ise 1995 yılında British Daily Mail’e verdi. Esirlerden özür diledi ama pişman değildi, savaş şartlarını yerine getirdiğini söylüyordu.
Zamperini ve Watanabe yüzleşmeden hayatlarını kaybettiler:
Louis Zamperini, 1998 yılında Nagano Kış Olimpiyatları’da olimpiyat meşalesini taşımak için yıllar sonra Tokyo’ya geldi. CBS News, Watanabe ile röportaj yaparak ikiliyi buluşturmak istedi ama Watanabe bunu reddetti. Bu röportajda mahkumlara kötü davrandığını itiraf etti.
Mutsuhiro Watanabe 2003 yılının 1 Nisan günü 85 yaşında hayatını kaybetti. Louis Zamperini ise 2014 yılının 2 Temmuz günü 97 yaşındayken hayatını kaybetti. Watanabe ne düşünüyordu bilmiyoruz ama Zamperini yazdığı mektupta onu affettiğini söylemişti.
Tüm bunları daha sonra filmi de yapılan Unbroken isimli kitaptan biliyoruz:
Laura Hillenbrand tarafından 2010 yılında kaleme alınan Unbroken: A World War II Story of Survival, Resilience, and Redemption isimli biyografi kitabında, Louis Zamperini’nin gerçek hayat hikâyesi okuyucuyla buluştu. Satış rekorları kıran kitap, 2014 yılında Unbroken ismiyle sinemaya uyarlandı. Filmin yönetmen koltuğunda Angelina Jolie yer alıyor. Filmin 2018 yılında Unbroken: Path to Redemption ismiyle bir de devam filmi yapıldı.
Anlatılanlar sahiden gerçek mi?
Kitapta anlatılanların çok fazla tanığı olduğu için yaşanan tüm bu olayların gerçek olduğunu söyleyebiliriz. Gerçekten de Japon esir kampındaki mahkumlara işkence edenler vardı. Fakat İkinci Dünya Savaşı’nın kanlı atmosferini daha da kana bulayan Amerika Birleşik Devletleri’nin bu tür olayları çok daha fazla köpürterek kendisinin atom bombası ile katlettiği milyonlarca insanı unutturmaya çalıştığı da bir gerçek.
İkinci Dünya Savaşı’nın en acımasız gardiyanı olarak anılan savaş suçlusu Mutsuhiro Watanabe kimdir, Louis Zamperini ile neler yaşadı gibi merak edilen soruları yanıtladık. Tarihte yaşananları o dönemin şartlarına göre değerlendirmek gerektiğini unutmayın.
Kaynak: www.webtekno.com