Gökyüzünde görülen ve araç kamerasınca kaydedilen parlak ışık, bilim insanlarınca “gök taşı” olarak değerlendirildi.
AA
Dün gece saat 02.20’yi gösterirken, İstanbul ve birçok ilde
gökyüzünde parlak ışık kütlesi görüldü.
Parlak ışık, sosyal medyada tartışmalara yol açtı.
Araç kamerasına yansıyan görüntülerin gök taşı (meteor)
olabileceğine yönelik değerlendirmeler yapıldı.
“Kesin gök taşı”
Görüntülerde ışık kütlesinin yeryüzüne inerken parladıktan
sonra ortadan kaybolması yer aldı.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay
Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Hüseyin Esenoğlu, uzaydan gelip
de atmosfer sürtünmesinden sonra gök taşının 2 bin derece ve üzeri bir
sıcaklığa çıktığını söyledi.
Doç. Dr. Esenoğlu, dün gece görülen cisme ilişkin ise
“Kesin gök taşı olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz.”
değerlendirmesini yaptı.
‘Bir mutfak tüpü gibi patladı’
Gök taşının iç kısmında bir hızlı ısınma olduğunu, dışının
da yanma ve kabuk bağlamasından dolayı içindeki sıcaklığı hapsettiğini dile
getiren Esenoğlu, zaman geçtikçe yine içerisinin ısınmaya başladığını anlattı.
Doç. Dr. Esenoğlu, gök taşının içerisinin daralıp hapsolduğu
için bir mutfak tüpü gibi patladığına dikkati çekerek, “Bu, 100 kilometre
atmosfer boyunca, dakikadan daha da kısa bir sürede, çok hızlı gelişen bir
astronomik olay. Yeterince ısınan ve içerisindeki ısınmaları farklı olan materyallerin
bulunduğu taş özelliğini gösteriyor. Bunun sonradan yere yakın bir yerde
patlaması, gök taşı olduğunun kesinliğinin de ifadesidir.” dedi.
‘Dik düşmemiş olabilir’
Gök taşının dik düşmüş gibi göründüğünü ancak bunun
yanıltıcı olabileceğini kaydeden Esenoğlu, dik düşen gök taşının daha
yakınlarda olabileceğini ve yerinin daha kolay tespit edilebileceğini aktardı.
Hasan Hüseyin Esenoğlu, gök taşlarının belirli bir mesafeden
ve yönden geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
Biz bunun döküldüğü yerlerden tekrar geriye götürürsek uzayda hangi adresten geldiğini bulabiliriz. Uzaydan, bir asteroit ailesinden geldiyse o tarihte dünyamızın dönme konumuna giriş yeri bellidir. Girdiği zaman tabii ki dünyamızın bulunduğu konumdan dik gelmesi olasılığı bana zor geliyor. Eğer düz geldiğinin teyidi yapılırsa yakınımızda bir yerde düştüğü olasıdır. Farklı yönlerden de çekilmiş görüntülerini bulabilirsek, o zaman dik geldiğini tespit edebiliriz.
Suya düşme ihtimali daha yüksek…
Gök taşının patladıktan sonra bir süre daha aşağı düştüğünü
ve yere ulaştığını vurgulayan Esenoğlu, gök taşının yatay gelmesi halinde
ülkeler arası ve kıtalar arası yol alabileceğini bildirdi.
Doç. Dr. Esenoğlu, dünya yüzeyinin 4’te 3’ü suyla kaplı
olduğu için de suya düşmesinin karaya düşme olasılığından daha yüksek olduğunu
söyledi.
“Biz görüyoruz ama dik gelmediği müddetçe bilelim ki
bizden sonra hangi ülke, deniz veya okyanus varsa oraya da düşebilir.”
ifadelerini kullanan Esenoğlu, şunları belirtti:
“Bulmak zor”
Bu dünya misafiri. Dolayısıyla sadece göreni biz olamayız. Bunun küresel izleyicisi var. Aynı anda canlı yayın gibi tüm dünya küresinde izleyeni, takip edeni kamera ya da kayıtlı belgesi olabilir. O yüzden geçmişten itibaren çok kısa süreli çekimler varsa bir araya gelebilirse düştüğü yer belirlenebilir. En önemlisi bunun bir miktar büyük olması lazım. Yere düşmesi, sigara dumanı gibi buharlaşmaması için bir miktar içerisinde kütle olsun ki yer çekiminden dolayı yere düşebilsin. Biz de gidip onu bulabilelim. Ama bulmanın çok zor olduğunu ifade edeyim. Bu yüzden çoğu ülke yere düşeni bulmak için tüm ülke genelinde 5 kamerayla bunu izliyorlar. 5 kamera aynı anda görüntü verdiği zaman üçgenleme yöntemiyle düşeceği yeri bulmak mümkün olabiliyor.
“Uzaydan tonlarca yağıyor”
Havai fişek görüntüsü verse de gök taşlarının genelde
mercimek büyüklüğünde olduğunun altını çizen Esenoğlu, patladıktan sonra
düşmeyi sürdüren gök taşının ise ceviz veya el büyüklüğünde olabileceğini
kaydetti.
Esenoğlu, bunun gibi çok sayıda gök taşının düştüğünü
anlatarak, sözlerini, “Şu anda bile düşüyor, saçımızda bile gök taşı
vardır. Aslında tek taş yüzüğün yuvarlağı gibi uzaydan tonlarca ama tonlarca
yağıyor. Gündüz de yağıyor ama gündüz aydınlığında görülemiyor. Şimdi çok sayıda
araç kameraları var. Daha sık görmeye başladık. Bundan sonra daha da sık
göreceğimizi söyleyebiliriz. Bundan sonraki bu tür ilginç astronomi olaylarının
başını çekebileceğini söyleyebiliriz.” diye tamamladı.
Kaynak: www.ensonhaber.com