Nureddin Yıldız’ın geçtiğimiz yıl katıldığı bir programdaki sözleri yeniden gündem oldu.
Sözlerine, “Kardeşlerim çok zor bir örnek vereceğim. Herhangi kastı olan için gayet, süper bir sataşma malzemesi bu.” başlayan Yıldız, devamında ise şöyle dedi:
“ADAMLAR KUR’AN’I KÖKÜNDEN KURUTMAYA ÇALIŞTI”
Ezanın yasaklandığı yıllarda, çocuklarımızın hafız yapılması kadar büyük bir cihat yoktu. Bunun için dağlar ki benim babam onlarından bir tanesidir. Ağıllarda çocuklara hafızlık yaptırırdı. Anti- pedagojik ne kadar teknik varsa hepsi kullanıldı çocuklar hafız olsun diye.
Hafızlık yapan talebelere köylerde sadakalar toplandı, gizli gizli. Ama şimdi devlet okullarının da hafızlık yaptırdığı bir döneme geldik. Kur’an adamı bulamadığımız günleri yaşıyoruz. Artık farzı ayin değil hafızlık çünkü. Ama o bahsettiğimiz dönemde farzı ayindi. Adamlar Kur’an’ı kökünden kurutmaya kalktılar.
“ALLAH’IN MATEMATİK, FİZİK OKUSUN DİYE YARATTIĞI DEHAYI MEDRESE YA DA İMAM HATİBE VERMEK BENİM HEYECANIM SÖNSÜN DİYEN BİR BABANIN ARZUSUDUR”
İnternetimiz yok, CD dağıtıp, program dağıtıp buradan hafız olun diyemiyorsunuz. Hocaları aşmışlar. Mecbur yakaladığın çocuğa hafızlık yaptırdın. Onlar da inşaatçı oldu genelde. Ama o gün o hamleyi yapanlar, Bedir Savaşı kadar mübarek bir savaş yaptılar. Allah onlardan razı olsun.
Müthiş bir şey yaptılar. Ya bir adam bir adam adam, bir vagon kiralayıp vagonda ders okutur mu? Bu ne cihattır. Vagon kiralıyorsun gidecek diyelim İzmit’e iki saatte. İki saatte çocukların dersini dinleyeceksin, teftişten kurtuluyorsun. Buna cihat denmezse ne denecek buna? Halt etmiş eğitim. Ne demek eğitim ya? Cihat bu. Hafızlığın ötesinde bir şey bu.
Şimdi matematik zekalı bir çocuğumuz illa hafız olacak diye uğraşma zamanı mı peki? Asla, dönem değişti.
Allah’ın matematik okusun diye yarattığı, fizik okusun, biyoloji görsün diye yarattığı Müslümanlara belki Nobel Ödülü getirecek, Müslümanlara belki Nobel Ödülü icat edecek bir dehayı, bir medresede veya proje imam hatip lisesinde hafız yapmaya çalışmak gelecek ne olursa olsun benim heyecanım sönsün diyen bir babanın arzusudur. Bunda samimiyet yoktur, hırs vardır, inat vardır, samimiyet vardır. 120 bin Sahabi var. 120 tane hafız yok içlerinde.
Ama ümmeti ayağı kaldıran, şirkin sonunu getirip, İslam dönemini başlatan bu 120 bin kişi. Çocuklarımızın iki sene zorla hafızlık yaptırılmaları anne-baba arzusundan dolayı veya kurs kapanmasın diye ya da proje imam hatibi bozmasın milli eğitim şubesi diye. Hafız yaptırmaya çalışmak yoksa 1 sene 2 sene 1 ay pedagoji bilen, çocukların annesi kadar ona yanabilen bir ağabey, ablanın kampında tutmayı tercih ederim.
“PISIRIK BİN HAFIZDANSA…”
İslamiyet’i bugüne getiren ve şu anda Türkiye’yi yönetenler hafızlar değillerdir, kolej çocukları da değillerdir. Cumhuriyet okullarında yetişmiş annelerinin İslam fısıldadıkları çocuklardır hepsi. Akademisyen ilahiyatçıların yeni nesli belki. Ama o eski 30 yıl önceki nesil annelerinin İslam şuuru verdiği o nesildir.
Bir siyasi oluşum, bir büyük sivil toplum örgütü göstermezsiniz Kur’an kurslarından yetişmiş insanların oluşturduğu. Hepsi mühendisler, annelerinden İslam nuru almış nesil hep onlar. Demek dönem hafızlık dönemi değil. Zaten 3-5 tane çocuğumuz süper hafızlık zekası müsaitlik olduğu için onlar 6-7 ayda hafızlık yapacak.
Hafız ihtiyacı karşılanacak. Ümmetin çocuklarının hafız olmasından çok deizmin önünde ayakta duran Uhud dağı olmaları gerekiyor. Pısırık bin hafızdansa bin tane Udu dağına dönüşmüş delikanlıyı tercih eder, alnından öperiz.
Kaynak: www.ensonhaber.com