Sosyal hayat ve medyadaki kullanımı çoktan unutulmuş olmasına rağmen, Ramazan ayı tebriğine alerji duyan Zorlu – artık eski – CEO’su vesilesiyle yeniden işitilen “Şeker Bayramı”, Cumhuriyet’in ilk yıllarında ortaya çıkan, daha doğrusu dayatılan bir tabirdi.
Tek parti yönetiminin resmi ve dini tatillerle ilgili hazırladığı 1935 tarihli kanunla Ramazan Bayramı’na “Şeker Bayramı” adı verilmişti.
İSLAM TARİHİNDE “ŞEKER BAYRAMI” DİYE BİR BAYRAM YOK
Müslümanlara farz olan orucun ilk uygulandığı zamanların aşırı sıcak bir döneme denk geldiği, “kuru sıcak” anlamına gelen “ramad” kökünden türetilen Ramazan’ın bilahare oruç ayına ad olduğu birçok rivayette yer almaktaydı. Ramazan Bayramı ise Hicret’in 2’nci yılından itibaren kutlanmaya başlamıştı.
Bütün bir İslam tarihi boyunca da bir ay tutulan Ramazan orucundan sonra gelen üç günde Müslümanlar Ramazan Bayramı’nı kutlamışlardı. Ancak yaklaşık 1300 yılı aşan sürede hiçbir İslam toplumunda bu bayram “Şeker Bayramı” olarak anılmamıştı.
Bir İslam toplumu olan Osmanlılarda da durum aynıydı. Osmanlılar, bu bayrama “Iyd-ı Fıtır” demekteydiler. “Iyd” bayram, “fıtır” da hem oruç açma hem de “fıtır sadakası” (fitre) anlamına gelmekteydi. Bu sadakaya, “Ramazan’a erişmek, oruç tutmak, iftar yapmak ve bayrama kavuşmak” vesilesiyle “şükür sadakası” denmekteydi.
ŞÜKÜRÜ ŞEKER YAPTILAR
Cumhuriyet yönetimine geçilmesinin ardından yapılan kanuni düzenlemeler ise sık sık toplumdaki kimi “dini izler”in silinmesi çabalarına sahne olmuştu. CHP tek parti iktidarı tarafından Meclis’e getirilen 2739 Sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’da da tatiller düzenlenirken, “dini çağrışımlar” silikleştirilmeye çalışılmıştı. Söz konusu kanunda, Ramazan Bayramı “Şeker Bayramı” haline getirilmişti. Dini terimlerin yerine seküler ifadelerin kullanılması yönündeki eğilim sonucu, tasarı bu şekilde kanunlaşmıştı.
“Şeker”i savunanlar “şükür” ve “şeker” kelimelerinin eski harflerle aynı şekilde (şın-kef-rı) yazıldığını belirterek, tercihin doğru olduğunu iddia etmişlerdi. Oysa, bu ifade asırlar boyunca doğru şekilde, yani “şükür” olarak kullanılmış, sonradan yasa görüşülürken nasıl olduysa “şeker”e dönüşmüştü. Bu tuhaf adlandırma yaklaşık otuz yıl sonra, 15 Haziran 1967’de, Süleyman Demirel’in Başbakanlığını yürüttüğü Adalet Partisi Hükümeti döneminde hem TBMM hem de Senato’da yapılan değişiklikle “Ramazan Bayramı”na çevrilmişti.
DİNİ BAYRAMLARI ALKOLLE KUTLAMAYI DA DENEMİŞLERDİ
Tek parti döneminde dini bayramları bile sekülerleştirme çabaları çerçevesinde, Kurban ve Ramazan Bayramlarını alkollü içkiyle kutlama alışkanlığı da yaygınlaştırılmaya çalışılmıştı. Osmanlı’nın son devirlerinde Levantenler ile Beyoğlu çevresinde oturan diğer yabancıların kendi dini bayramlarındaki kutlamalarda şarap ve likör tüketmeleri, bunlara özenen az sayıda da olsa bazı Osmanlı ailelerinde de görülmeye başlamıştı. Aynı çevreler, Cumhuriyet kurulduğunda bu alışkanlığı yeni döneme taşımışlardı.
Resmi kurumlar ve basın da bu alışkanlıklar için gerekli altyapıyı ve düşünsel çerçeveyi hazırlamaya gayret göstermişti. Böylece devletin ürettiği likörlerin dini bayramlarda da tüketilmesi için, hükümet tarafından hazırlatılan, “Bayram geliyor. Likörünüzü aldınız mı?” şeklinde ibarelerin yer aldığı reklamlar tasarlanmış, haber ve köşe yazılarıyla da bu kullanım cazip hale getirilmeye çalışılmıştı. CHP’nin ortağı olduğu İş Bankası’nın iştiraki Paşabahçe Cam Sanayii, likör takımları üretmiş, pek çok evde bu takımlar görünür olmaya başlamıştı.
Kaynak: www.ensonhaber.com