Denizcilik tarihinin en etkileyici mühendislik başarılarından biri olan uçak gemileri, modern savaş teknolojisinin en stratejik unsurlarının başında geliyor. Bu devasa gemiler, âdeta bir üstünlük yarışının temsilcisi gibiler.
Hem savunma hem de saldırı operasyonlarında kritik bir rol üstlenen uçak gemileri, birden fazla fonksiyona sahip. Bu kadar ileri teknolojiyle donatılmış gemilerin neden hepsi de nükleer güçle çalışmıyor?
Özellikle ABD ve Çin karşısında Rusya, uçak gemilerini hâlâ fosil yakıtla çalıştırıyor. Sizce bunun özel bir sebebi olabilir mi?
Elbette bu durumun çeşitli sebepleri var.
Sovyetler Birliği döneminde uçak gemileri, Batılı deniz kuvvetlerindeki gibi “stratejik saldırı ve küresel projeksiyon” rolüyle değil; kıyı savunması ve denizaltı operasyonlarına destek sağlamak amacıyla tasarlandı.
Sovyet donanmasının en güçlü yönü, nükleer denizaltılardı. Sovyetler, denizaltıların etkinliğini artırmak için uçak gemilerini bir savunma ve destek platformu olarak kullanmıştı. Bu gemiler, kıyıya yakın bölgelerde faaliyet göstermek için tasarlandı. Devasa gemiler, hava üstünlüğü sağlamaktan çok Sovyet kıyılarını ve deniz yollarını savunmaya yönelik bir işlev taşıyordu.
Rusya’nın bu anlayışı, ABD’nin uçak gemisi stratejisiyle zıt bir yönde gelişti.
Sovyetler Birliği, nükleer güçle çalışan uçak gemilerine yatırım yapmak yerine daha uygun fosil yakıtlı gemilere odaklanmayı tercih etti. Elbette tek sebep de bu değildi. Nükleer enerjiye sahip bir uçak gemisi geliştirmek, oldukça maliyetli ve zor bir mühendislik olarak görülüyor.
Nükleer enerjili gemilerin daha fazla daha uzun süre operasyonel kalabilmeleri, yakıt ikmali yapmaksızın dünya genelinde faaliyet gösterebilmeleri ve yüksek hızda sürekli hareket edebilmelerine rağmen Sovyetler Birliği, nükleer teknoloji yatırımlarını denizaltılar ve buzkıran gemilerine odaklamayı tercih etti. Bu tercihi de, uçak gemisi inşasında nükleer teknoloji kullanımının geri plana düşmesine sebep oldu.
Sovyetlerin Amiral Kuznetsov’u, hem uçak hem de ağır silahlarla donatılmış uçak taşıyan bir kruvazör olarak tasarlandı.
Bu gemi, ABD’nin gemilerindeki gibi büyük filo operasyonlarını desteklemekten ziyade, Sovyet kıyılarına yakın bölgelerde hava savunma desteği sunuyor. Gemide kullanılan gaz türbini ve mazotlu kazan sistemi, Sovyet teknolojisinin mevcut durumu ve ekonomisiyle uyumlu. Fosil yakıt tercihi de böylece Rusya’nın maliyetini önemli ölçüde azaltmış oldu.
Tabii Sovyetler Birliği’nin çöküşü, Rusya’nın savunma bütçesinde büyük kesintilere yol açtı. Uçak gemisinin inşa ve bakımı yüksek bir bütçeye sahip olduğu için nükleer güçle çalışan gemilerin işletme maliyeti de yüksek oluyor.
Peki ABD ve Çin, neden nükleer uçak gemilerine yatırım yapıyor?
Uçak gemileri, ABD donanmasında küresel gücün bir sembolüdür. Nükleer uçak gemileri, dünya genelinde uzun süre operasyon yapabilirken sürekli hava üstünlüğü de sağlayabilir. Çin ise son yıllarda nükleer güçle çalışan uçak gemilerine yatırım yaparak ABD ile rekabet etmeyi amaçlıyor. Doğal olarak Çin’in ekonomik kaynakları da bu projelere izin veriyor.
Son gelişmelere göre, Rusya da nükleer güçle çalışan uçak gemileri geliştirme planlarını hayata geçiriyor. Ama bu projelerin hayata geçirilmesi için hem Rusya’nın ekonomik durumu hem de uzmanlığının denizaltı reaktörleriyle sınırlı olması, bu alanda biraz daha sorun yaratacak gibi görünüyor.
İlginizi çekebilir:
İLGİLİ HABER
Rusya Savaş Uçaklarının Kokpitleri Neden Özellikle Yeşile Boyanır? Diğer Tüm Ülkelerde Siyah veya Gri!
İLGİLİ HABER
Rusya Neden Dünyada En Fazla Buzkıran Gemisine Sahip? Bu Kadar Gemiyi Üretip Ne Yapıyor?
İLGİLİ HABER
Rusya ve Japonya, Neden Daha Yapımı Bile Tamamlanmayan Bir Demir Yolu İçin Savaşa Girdi? Kazanan Epey Kârlı Çıkmış!
Kaynak: www.webtekno.com