İnsan, tarihin her devrinde ve hemen her toplumda geleceğe ait olayları önceden öğrenmek istemiştir. Kehanet ve falcılık ise bu isteğe bir cevap olarak ortaya çıkmıştır. Peki Dinimizde fal bakmak günah mı ? İşte diyanetin cevabı…
Özel İçerik
Kehanet, gelecek zamanda olacak bir olayı önceden haber vermek demektir. Bu işle uğraşana yani gelecekten haber verdiğine inanılan kimseye de “kâhin” denir.
İnsanlık tarihi boyunca Kahinler, yani fal bakanlar, geleceği tahmin etmeye çalışanlar daima var olmuştur. Fakat Hz. Peygamber (s.a.v) bunun yapılmasını da yaptırılmasını da yasaklamıştır.
Fal ile alakalı Kuran ayetleri
Dinimiz her çeşit hurafe ile mücadele ederken, kehanetle ve falcılıkla da mücadeleyi ihmal etmemiştir. Çünkü kâhin ve falcı, gelecekte olup bitecek olaylardan haber vermek üzere ortaya çıkan birtakım çıkarcı açıkgözlerdir. Bildiklerini iddia ettikleri şey gayb bilgisidir. Bunu ise Allah’tan başka hiç kimse bilmez. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır. Onun için gaybı ancak O bilir…” (6/En’âm, 59.)
“De ki: Göklerde ve yerde Allah’tan başka kimse gaybı bilmez.” (27/Neml, 65.)
“(Ey Muhammed!) De ki: Ben size, Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmem, size ben bir meleğim de demiyorum. Ben bana vahyolunan Kur’an’dan başkasına uymam..” (6/En’âm, 50.)
Fal bakmak günah mı?
Falcılar, bir takım şekil ve sembollere bakarak geleceği gördüklerini ve gaybı bildiklerini iddia ederler. Bu iddialar doğru değildir. Söylediklerinden binde biri denk gelse dahi bu, onların gaybı bildiklerine delil olamaz. Çünkü gaybı Allah’tan başka kimse bilemez.
Fal bakmak veya baktırmak, dinimizin hükümlerine göre haramdır. Eğlence için dahi olsa falcılara müracaat edilemez. İnsan ancak Allah’ın yarattıkları ve bildirdikleri üzerinde akıl yürütür, ilim öğrenmeye çalışır. En akıllı ve en gelişmiş bilgilere sahip olmasına rağmen insanın bilgisi ve enerjisi dahi sınırlıdır. İnsanın geleceğe dair ilmi verilere dayanmayan kehanetlerde bulunması, bu yolla bilgiler vermesi, görünmezi (gaybı) bilmesi gücü dışındadır.
Geleceğe dair ileri sürülen ve ilmî verilere dayanmayan kehanetlerin, verilen bilgilerin tamamı ihtimalî bilgilerdir. Doğru veya yanlış olabilir.
İnsan, İlâhi, tabiî ve beşerî kanunlar arasında bir takım sebep-sonuç münasebeti kurabilir, bir takım olayları ve gerçekleri keşfedebilir, yeni yeni icatlar yapabilir. Ama bu keşif, icat, bilme ve tanıma gücü, insanda da sınırlıdır. O sınırın ötesi meçhuldür. “Gayb Alemi”dir. Gaybın bilgisi ise yüce yaratıcının ilim, irade ve kudretine tabidir. Bu nedenle Allah’ın bildirmediği bir şeyi “Ben bilirim” demek, Allah’ın koyduğu nizama aykırıdır. Allah’a isyandır. Gaybdan haber verdiklerini söyleyenlere inanmamak bir vazife, inanmak ise günah ve yasaktır.
Fal Bakmak ile alakalı Hadis-i Şerifler
Kıyametin ne zaman kopacağı sorusuna Peygamberimiz (s.a.v.),
“Bu konuda sorulan, sorandan daha bilgili değildir.” (Buhârî, “İmân”, 37.) diye cevap vermiştir.
Bütün bunlar gösteriyor ki kâhinlerin bildiklerini iddia ettikleri geleceğe ait bilgileri Allah’tan başka kimse bilmez. Bunun için kâhine gidip ondan geleceğe ait bilgi istemeyi dinimiz yasaklamıştır.
Peygamberimiz (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur:
“Kim kâhine veya arrafa (yitiğin veya çalınan malın yerini haber verdiğine inanılan kimse)’ye gider ve onun söylediğini tasdik ederse, o kimse Muhammed’e indirileni inkâr etmiş olur.” (Buhârî, “İmân”, 37.)
“Her kim arrafa (çalınan bir şeyin veya yitiğin yerini haber veren kimse)ye gelip ondan bir şey sorar da onu tasdik ederse, o kimsenin kırk gün namazı kabul olmaz.” (Müslim, “Selâm”, 35.)
Falcılık da kehanet gibi gelecekten haber vermektir ki dinimizce yasaktır ve günahtır.
İslamiyet’ten önce Arapların “ezlam” denilen fal okları ile yaptıkları falcılık çok yaygın idi. Bu oklar üç parça idi. Bunlardan birinde “yap”, öbüründe “yapma” yazılı idi, üçüncüsü de boştu. Bir iş yapmak isteyen veya yola çıkmayı düşünen kimse bu işin ve bu yolculuğun yararlı olup olmadığını bu oklarla anlamak isterdi. “Yap” yazılı ok çıkarsa yapmak istediği işi yapar veya yola çıkardı, “yapma” yazılı ok çıktığında da o işi yapmaz veya yola çıkmazdı. Boş olan okun çıkması hâlinde de yazılı ok çıkıncaya kadar fala devam ederdi.
İslamiyet gelince, bütün aslı olmayan anlayışlar gibi bunu da yasaklamış ve bunun şeytan işi pislik olduğunu bildirmiştir. (5/Mâide, 90.)
Yasak olan sadece “ezlam” denilen oklarla fala bakmak değil, bu gün yıldız, kahve, bakla, iskambil kâğıdı gibi araçlarla yapılan falcılık günah olduğu gibi, bunlara inanmak da günahtır.
Kaynak: www.ensonhaber.com