Vatandaşlar, ‘Yağmur duası nedir?’ ve ‘Yağmur duası nasıl yapılır?’ sorularına cevap arıyor. İşte yağmur duası hakkında merak edilenler..
Kuraklık yaşanılan dönemlerde yağmur yağması için dua eden vatandaşlar yağmur duasının nasıl yapılacağını araştırıyor.
Yağmur duası hakkında merak edilenleri Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu resmi internet sitesi üzerinden verdiği yanıt ile aydınlattı.
Peki yağmur duası nedir ve yağmur duası nasıl yapılır? İşte yağmur duası hakkında merak edilenlerin yanıtı..
Soru
Yağmur duası nedir? Nasıl yapılır?
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun cevabı
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun bu soruya verdiği yanıt şu şekilde;
“Kuraklık dönemlerinde yağmur yağması için yapılan duaya yağmur duası (istiskâ) denir. Yağmur duası yapılacağında, üç gün peş peşe cemaatle birlikte yerleşim yeri dışına çıkıp dua yapmak müstehaptır. Duadan önce fakirlere sadaka verilmesi, herkesin günahlarından tövbe ve istiğfar etmesi, küs olanların barışması uygun olur.
Yağmur duasına giderken mütevazı ve boynu bükük bir durumda olmak, ihtiyarları ve çocukları, yavrularıyla birlikte hayvanları da götürmek müstehaptır (Zeylaî, Tebyîn, I, 231).
Yağmur duasında kıbleye dönülür, imam ayakta ellerini yukarıya kaldırarak dua eder; cemaat de oturduğu yerde ellerini kaldırarak “âmin” der (el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 169). Ebû Hanîfe’ye göre yağmur duasında kılınacak sünnet bir namaz yoktur. Ancak, cemaatin ayrı ayrı namaz kılması caizdir.
İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’e göre ise, bayram namazı gibi iki rekât cemaatle namaz kılmak menduptur. Yağmur duasında, ezan okunmaz, kâmet getirilmez, zevâid tekbirleri alınmaz. Namazdan sonra hutbe okunur.
Hutbe bitince imam insanlara arkasını döner, hep beraber kıbleye yönelerek dua ve istiğfar ederek yağmur talep ederler (Kâsânî, Bedâi‘, I, 282-284). Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerinde ise, yağmur duasında bayram namazı gibi zevâid tekbirleri getirilerek cemaatle kılınan iki rekâtlık bir namaz ve hutbe vardır (Nevevî, el-Mecmû’, V, 74; İbn Kudâme, el-Muğnî, III, 338-339; Cezîrî, el-Mezâhibü’l-erbe‘a, I, 325).
Kaynak: www.ensonhaber.com